Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Arama

Jeotermal aramanın genel amacı enerjinin ekonomik olarak üretilebileceği bir jeotermal sistemin bulunmasıdır. Jeotermal aramacının amaçları aşağıdaki gibidir:
• Bir jeotermal sahanın veya düşük sıcaklıklı akiferin yerini ve geometrisini jeofizik yöntemlerle  belirlemek.
• Eğer bulunursa, bunun yarı-termal veya hipertermal olduğuna karar vermek.
• Eğer bulunan saha hipertermal ise, onda suyun veya buharın hakim olduğunu belirlemek.
• Bulunan saha veya akiferin, mümkün olduğu kadar hassaslıkla alan, derinlik ve olası sıcaklık aralığını belirlemek.
• Bunlardan hareketle, ısı potansiyelinin büyüklük derecesini veya bütün jeotermal kaynağın kapasitesinin kaba tahminini yapmak ve buradan elde edilebilecek ısı kalitesini tespit etmek.

JEOTERMAL ARAMANIN FELSEFESİ
Arama felsefesi, aramacının büyük bir alanda aramaya başlaması, dikkate alınan alanın veri alındıkça daraltılması ve bu yaklaşımın kaynak yeri belirleninceye kadar devam etmesidir. Araştırılacak alanların büyük olduğu başlangıç aşamalarında, hızlı ve düşük maliyetli keşif teknikleri uygulanır.
Sonuçlar toplandıkça ve arama sınırları daraldıkça, güvenilirlik artar ve daha pahalı teknikler kullanılmaya başlar . Jeotermal aramada da, bu yaklaşım en pahalı teknik “arama kuyusu” delinip muhtemel alan test edilinceye kadar devam eder.

Jeotermal Kaynaklar ve Dogal Mineralli Sular AramaHiç bir jeotermal saha  Jeofizik araştırmalar yapılmadan tam olarak değerlendirilemez.

EN OLASI JEOTERMAL SAHA YERLERİ
İşletilebilir tüm jeotermal kaynaklar içinde hidrotermal kaynaklar, ekonomik getirisi en fazla olanlardır. Bu tür sahalar genelde dünyada, genç orojenik zonlarda ve hatta bu zonlar arasında da genç volkanizmanın oluştuğu yerlerde bulunurlar (sismik kuşak). Genç göreli bir terim olup, volkanizma süreci oldukça uzun olabilir. Dolayısıyla, hipertermal jeotermal kaynakları oluşturan volkanik olayların yaşı, kesin bir veri olmayabilir. Birkaç milyon yaşındaki bir magmatik sokulum ya çok önceden yüzeylemiş, ya da günümüzde soğuduğu için jeotermal açısdan ilgi çekmeyebilir . Wairaki ve Miravalles gibi sahaların yaşı yarım milyon yıl kadarken, Izlanda’da volkanik aktiviteler halen devam etmekte ve Krafla sahasında kuyulardan lav gelebilmektedir.
  Ülkemizde ise, volkanik aktivitelere bağlı jeotermal kaynaklar olmakla birlikte, daha çok graben oluşumlarıyla ilgili çatlak-zonlarında jeotermal kaynaklar bulunmaktadır(Büyükmenderes ve Gediz grabeni gibi). Bunlar da, magmatik sokulumlar, kabuğun bu oluşum yerlerinde incelmesi, sıkışma zonlarında ısının anomali göstermesi sonucu oluşan, ya serbest konveksiyon, ya da topoğrafyanın yarattığı zorlanmış (forced) konveksiyon zonlarının yaratılmasıyla meydan gelmektedirler.

Yeryüzündeki jeotermal sistemlerin uçları olan kaplıca, fumerol ve gayser gibi dışa boşalım noktaları makul, ümit veren sinyaller olabilir. Ancak bunlar, uzak da olsa olası bir hipertermal sahanın mutlak belirtileri değildirler. Öte yandan, bu belirtiler uzak bir jeotermal kaynağın lateral uçları da, olabilir. Bunlar, çok derin faylar boyunca (KAF gibi) yukarılara yükselilebilirler, ama önemli bir jeotermal kaynak oluşturmayabilirler. Bazan jeotermal kaynaklar yüzey kanıtı olmayan yerlerde de bulunabilirler, bu tür jeotermal alanlar ancak o yörenin detaylı olarak jeofizik arama yöntemleri ile jeolojisinin çözülmesiyle bulunabilirler. Yarı-termal alanlar anormal sıcaklık gradyeni olan yerlerde aranmalıdırlar. Düşük dereceli akiferler yalnızca bilinen jeofizik çalışmasıyla tahmin edilebilirler, çünkü bunların varlığı hakkında herhangi bir gösterge yoktur. Bu tür araştırma için uygun alanlar, gömülü kumtaşları ve kireç taşlarının yarattığı derin katmanlardır. Derinlerde ısı gradyenleri normalin üzerinde olan yerlerden, oluşan faylar boyunca yüzeye yakın yerlere taşınabilirler. Öte yandan, petrol ararken derin üst tabaka basınçlı jeotermal kaynaklara da rastlanabilir.

VERİLERİN ANALİZİ
Herhangi bir sistematik arama programını gerçekleştirmeden önce, varolan yerel fiziksel ve kimyasal verilerin toplanıp değerlendirilmesi çok önemlidir. Bu veriler jeotermal dışındaki amaçlar için toplanmış olabilir, fakat bu amaçla da değerlendirilebilir. Topoğrafya, meteoroloji, jeoloji, hidrojeoloji, jeofizik aramalar, sıcak kaplıca sularının gözlenmesi,  ve jeokimyasal ölçümler gibi, kaydedilmiş veriler toplanmalı ve gözden geçirilmelidir. Bu verilerden hareketle, umut veren yerlerin seçilme olasılığı vardır. Ayrıca, daha derin bir araştırmaya yatırılanı geri almaya izin veren olanakları olan ve yerleri daha iyi belirlenmiş olanları seçilebilir. İlgili verilerin görünür termal alanlarla sınırlı olmaması önemlidir, çünkü termal alanları çeviren soğuk alanlarla ilgili daha fazla bilgi, termal anomalilerin etken karakterizasyonunu sağlar.

RİSK VE STRATEJİLER
Tüm doğal kaynak aramalarında olduğu gibi jeotermal arama da risklidir. Delinecek bir test veya üretim kuyusunun termal akışkanların bulunduğu bir zonu kesmesi konusunda bir garanti yoktur. Yatırımcının aklen ve fianansal olarak, aramanın riskli bir iş olduğuna hazırlıklı olması gerekir. Bazan
risk derecesi yarı-sayısal olarak tahmin edilebilir. Risk takip eden iki faktöre bağlıdır: (1) arama sahasında kaynağın bulunma riski, (2) arama programının kaynağı bulma ve üretime sokabilme riski. Her iki faktör de, uygun bilgi ve deneyim gibi insan yaklaşımı yanında, kullanılan ekipmandan da etkilenir.
  Özellikle ikinci risk faktörü, arama için ayrılan finans ve arama ekibinin kalitesi tarafından kontrol edilir.Eğer proje sağlıklı bir arama programını destekleyemiyorsa, hemen doğrudan sondaja geçmek gibi,
ciddi bir yanlış yaklaşıma sapılabilir. Ülkemizde de genelde yapılan budur.
Başarılı jeotermal enerji girişimcileri, genelde aramaya başlamadan önce, bir strateji veya yaklaşım planına sahiptirler. Arama stratejileri, başarısızlık riskini minimumda tutma yanında, aramanın efektif maliyetini optimize ederler. Bu stratejinin önemli bir özelliği, proje yöneticisinin programı durdurma veya bir sonraki safhaya geçme konusunda karar verebilmesidir. Başlangıçta riskin en büyük olduğu aşamada, arama stratejisi maliyeti daha düşük olan tekniklerin kullanımını öngörür. Sırasıyla diğer aşamalar bir öncekinden daha pahalıdır, fakat her aşama başarısızlık riskini azaltır. Optimum arama stratejisi projenin amacı ve büyüklüğü, varolan para ve zaman, jeolojik ortam ve o ortamda biriken arama deneyimine bağlıdır. Jeotermal kaynaklar aynı tipten olsalar bile detayda çok değiştikleri için, her ortamda çalışabilecek düşük maliyetli belli bir arama teknikleri sıralaması yapmak mümkün değildir. Herhangi bir alanda takip edilecek arama stratejisi, işi yapan ve verileri değerlendiren yerbilimciler tarafından o alandaki uygulama için özgün olarak tasarımlanmalıdır.

ARAMADA YERBİLİMCİLERİN GÖREVLERİ
  Jeolog, Hidrojeolog, Jeokimyacı ve Jeofizik Mühendisi gibi uzmanların arama sırasındaki görevleri aşağıda verilmektedir :

  Jeolog’un Görevi ;
Jeolog ilk önce her türlü bulgunun belli bir modele yerleştirilebilmesi için bilgi alt yapısını oluşturacak olan jeoloji incelemesini yapmalı ve jeoloji haritasını hazırlamalıdır. Bu çalışmanın alışılageldiği gibi, üstünkörü ve yalnızca şekilsel olarak yapılması, sonraki bütün değerlendirmeleri yanlış yönlendirebileceği için, oldukça sakıncalıdır. Bunun aşılması, jeoloji incelemesinde değişik  uzmanlıkların katkısının alınması ile olabilir. Özellikle de, metamorfik kayaların petrografi ve petrolojisi, yapısal jeoloji ve tektonik evrim, volkanoloji, hidrojeoloji, jeokimya, izotop kimyası, sıvı kapanımlarının kimyası, jeomorfoloji, vb alanlarda edinilmiş bilgi ve deneyimin katkıları, yaşamsal önem taşıyacaktır. Bu durumda, arama ve sonraki geliştirme aşamasındaki jeoloji çalışmalarının, uzmanlık katkılarını sağlayan bir ekip eli ile yürütülmesinin gerektiği, bunun deneyimsiz bir jeoloji mühendisince yapılması ile yetinilemeyeceği çok açıktır. Bu uzmanlık alanlarından birden çok dala ilişkin birikim tek bir kişide bulunabilir. Ancak, gereksinilen bütün katkıları sağlayabilecek, her dalda uzman bir kişinin olması, düşünülemez bile. Bu nedenle, iyi bir jeotermal arama ve geliştirme çalışmasının ön koşullarından birini, jeolojinin farklı uzmanlık alanlarından katkıları sağlayacak bir ekibin oluşturulmasıdır. Kuşkusuz bu katkılara olacak gereksinimin ortaya konması, bu çalışmaların programlanması ve katkıların izlenip yorumlamaların yapılması için her projeye özel ve jeotermal kaynaklar konusunda uzman bir yerbilimcinin varlığı ve önderliği zorunludur. Bu durumda, proje süresince jeotermal kaynaklar konusunda uzmanlaşmış bir yerbilimcinin yönettiği ve çalışmalara zaman zaman katılacak değişik dallarda uzman yerbilimciler ve proje gereksinimlerine göre sayısı belirlenecek genç mühendislerden oluşan bir jeoloji mühendisleri kadrosunun çalıştırılması yerinde olacaktır

Jeofizik Mühendisi’nin Görevi ;
  Jeofizik bilimi; temel olarak her çeşit güncel teknolojileri (yazılım-donanım)kullanarak, yeriçi  için ölçülebilir parametrelerden yola çıkarak olası anomalinin aranması ve yorumlanmasıyla uğraşır. Jeofiziğin jeotermal aramada en büyük önemi, çoğu örtülü(gömülü) alanlarda olan jeoterm kaynaklara ait yapısal durumlara ölçülebilir fiziksel parametrelerle açıklık getirebilme özelliğidir. Jeotermal aramada Jeofizik Mühendisi’nin görevi, güncel bilgisayar destekli teknolojileri kullanarak, farklı tekniklerle elde ettiği verileri grafik yazılımlarla görünür hale getirerek bilgi birikimi ve diğer yerbilimleri bilgileri ışığı altında değerlendirmektir.  Değerlendirmeler sonucunda elde edilen elektriksel iletkenlik(conductivity, MT,TEM, CSAMT, VLF) eşsıcaklık (termal ölçmeler), eşgravite (yapı yoğunluğuna bağlı), eşrezistivite (Düşey elektrik sondaj)  veya Doğal eşpotansiyel alanları belirlemek ve izlemek için, mümkün olduğu hassaslıkla yerin birçok fiziksel özelliğini ölçmek ve daha sonra yeraltı formasyonlarının kanıtı olarak yorumlamaktır. Jeofizik Mühendisi, parmak izlerini inceleyen detektif gibi, sorunların çözümüne gitmelidir. Aramadaki diğer iş arkadaşları gibi, Jeofizik Mühendisi’nin yeraltı için bazı kanıtları ve yorumları vardır ve birbirini tamamlayan kanıtları bulmak için diğerleriyle danışmalıdır. Jeotermal sahalar, içinde büyük miktarda sıcak su ve buhar taşıyan büyük hacimler olarak düşünülürse, ısıl alanların belirlenmesinde jeofizik çok güçlü bir araçtır.
  Jeotermalde uzman yerbilimcilerin ortak görevi, koşullar elverdikçe mümkün olan büyük hassaslıkla, bir termal bölgenin jeolojik yapısını belli bir derinliğe kadar 3 boyutlu modelleyebilmek ve sondaj yerlerini belirliyebilmektir. Yüzey jeolojisi, yüzeyleyen formasyonların eğimleri, yapılmış olan sondajların değerlendirilme sonuçları, fayların ve termal yüzey göstergelerinin gözlenmesi, örtü ve rezervuar olabilecek gözenekli-geçirgen katmanların belirlenmesi ve bunların sıcak akışkanları içermesi, bu akışkanların orijini, takip ettikleri yol ve ısı kaynağı, gibi konuları inceleyerek, hipotetik model oluşturur. Modelinde olduğu gibi, küçük bir kısmı hariç, doğrudan gözlemden çok, jeofizik verilerin yorumuna güvenmelidir; bu da onun yaratıcılığında yatar.

Hidrojeolog’un Görevi ;
  Hidrojeolog, Jeofizik Mühendisi ve jeologla birlikte çalışarak, jeolojik modelin sınırları kapsamındaki katmanların içinde veya değişik katmanlar arasında, yeraltında akışkanların aktığı muhtemel yolları tahmin eder. Hidrojeolog uzmanlığını kullanarak, termal akışkanların olası sahanın geçirgen zonlarına nasıl ulaştığı ve yüzeyde bilinen kaplıca ve fumerollerle nasıl boşaldığı, başka yerlerden boşalmalarının önlenmesi, yapay yollarla delinen kuyulara yönlendirilmeleri, konularına açıklamalar getirmelidir. Termal gradyenleri, formasyonların gözeneklilik ve geçirgenliklerini incelemelidir. Jeokimyacıyla birlikte sular arasındaki farklılıkları veya akrabalıkları belirlemeli ve izotopları da kullanarak yeraltındaki akış yolları konusundaki düşüncelerini test etmelidir.

Jeokimyacı’nın Görevi ;
Jeokimya, jeotermal aramanın en ucuz aracıdır. Çünkü yeraltındaki sıcaklık hakkında bilgi sağlar.Jeokimyacının birinci görevi, doğal jeotermal yüzey boşalım akışkanlarının kimyasal analizini yapmaktır. Analiz sonuçları yeraltı araması ve sondaj hakkındaki kararlarda önemli bir kılavuz olarak hizmet verir  Arama sondajları yapıldıktan sonra, derin suların kimyasal analizleri suların akış patronları hakkında bilgi sağlar ve en iyi sondaj yerlerinin seçimine yardımcı olur. Jeokimyacı, sıcaklık ölçümlerinin belirleyicisi olarak da düşünülebilir ve aramadaki diğer arkadaşlarına bir sahanın derinliklerinde hakim olan sıcaklıkların tahmin edilmesinde yardımcı olur. Yüzey sularının
sulandırmasından ve sıcak suların yüzeye yakın formasyonlarla olan etkileşiminden doğan yalnış kanıtlara karşı daima uyanık olmalıdır.




Tepecik Mh. Hürriyet Cd. Belediye İş Hanı Batı
Blok No:117/5 İzmit/Kocaeli